NEVİZADE VE ÇİÇEK PASAJI
NEVİZADE
Nevizade, Beyoğlu’nda içinde meyhaneler ve barlar bulunan kısa bir sokak, fakat içinden neredeyse 24 saat hayat akıyor. Bu sokağın tarihi çok eskilere gitmese de, canlanması 1980’lerin başına dayanır. Bu zamana kadar birkaç tane olan
meyhane sayısı Krepen Pasajı’nın yıkılmasıyla artar. Krepen’deki meyhanelerin de Nevizade’ye gelmesiyle sokak hareketlenmeye başlamış. İlk zamanlardaki Rum Meyhaneleri yerini, Türk meyhanelere ve meyhanecilere bırakmaya başlar. Rum Meyhaneleri’nde garsonluk yapanlar artık kendi meyhanelerini açmaya başlamışlardır. Nevizade’de artık bir tane Rum Meyhanesi olan İmroz kalmıştır.


Sokakta kurulan ilk mekanlar Osmanlı’nın son dönemlerine denk gelir. Genellikle Rum vatandaşların yaşadığı Beyoğlu bölgesinde Nevizade’de kurulan mekanlar da Rumlara ait meyhaneler olmuştur. Daha sonraki dönemlerde ise sokağa farklı zevklere hitap eden birçok mekan açılmıştır.

İstanbul’un kozmopolit yapısını en iyi görebileceğiniz yerlerden biridir Nevizade. Sokağa girdiğinizde bir yanda birasını içip sohbet eden gençler, diğer tarafta rakısını yudumlayıp sessizce etrafını seyreden bir insan, biraz ileride ise fasıl müziğine eşlik eden kalabalık bir grup görebilirsiniz. Bunca farklılığın bir arada olabilmesi de Nevizade’nin sırrıdır işte.


Her daim Beyoğlu’nun en kalabalık yerlerinden biri olan Nevizade meyhaneleri, restoranları, barları ile her kesimden insanın kendine göre bir yer bulabildiği, İstanbul gece hayatının vazgeçilmez adreslerinden biridir.
ÇİÇEK PASAJI
1870 yılındaki büyük Beyoğlu yangınında yanarak yıkılan Naum Tiyatrosu’nun arsası dönemin en zengin insanlarından biri olan banker Hristaki Zografos Efendi tarafından satın alındı. Rum Cleanthy Zanno`nun mimarlığında yeni bir tip çarşı binası olarak Cité de Péra adıyla yaptırıldı. Hem İstiklal Caddesi’ne hem de Tiyatro
Sokağı’na açıldığı için pasaj niteliğinde olan yapı 24 dükkân, 18 lüks daireden oluşuyordu.

Maison Parret ve Vallaury’nin pastahanesi, Nakumara’nın Japon mağazası, Dulas’ın Natürel çiçekçisi, Schumacher’in hamur işleriyle ünlü fırını, Yorgo’nun meyhanesi, Keserciyan’ın terzihanesi, Acemyan’ın tütüncü dükkânı, Hristo’nun kafesi pasajın ilk 30 yılı içerisinde faaliyete geçen önemli dükkânlarından sayılabilir.
Cité de Péra ya da Hristaki Pasajı denilen binanın mülkiyeti 1908 yılında Sadrazam Küçük Said Paşa’ya geçti. Mütareke yıllarında birçok çiçek dükkânı açıldı, o güne kadar daha çok Hristaki Pasajı olarak anılan yer Çiçek Pasajı adını aldı. Asıl olarak 1940’lı yıllarda açılan meyhaneler (özellikle Nektar Birahanesi) büyük bir müşteri kalabalığı çekmeye başladı. 1950’lerde çiçekçiler başka sokaklara doğru kaymaya başlayınca boşalan yerlere yeni yeni meyhaneler açılmaya devam etti. 1950’lilerin sonunda “Çiçek” adı daha çok bir hatıra olarak kalmıştı, pasaj tümüyle bugünkü meyhane kimliğine büründü.
10 Mayıs 1978’de bir gecede aniden çöken bakımsız bina, 1988’e kadar yıkık ve dağılmış biçimde kaldı. Belediyenin ve pasajı kurtarmak için kurulan “Çiçek Pasajını Yaşatma ve Güzelleştirme Derneği” nin girişimiyle onarılıp, eski haline sadık kalarak hizmete sokuldu.
Çiçek Pasajı Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği, Beyoğlu Belediyesi ve Mey İçki arasında yapılan anlaşmayla dış cephe bakımı, cephe yenilemesi, çiçeklendirme ve aydınlatma gibi sorunlu kısımları yenileme çalışmaları için kısa bir süre kapalı kalan Çiçek Pasajı Aralık 2005’te tekrar hizmete girdi. 1970’li yıllarda Kayserili bir iş adamı satın almış fakat sonra anlaşmazlık nedeniyle satmıştır.
Mimari ve Cephe Saati
Girişle birlikte 3 katlı bina geniş bir alan üzerine oturur. Ana malzemesinin taş olduğu yapının ön yüzünde gösterişli bir cephe mimarisi hakimdir. Beyoğlu’nun en süslü binalarından biri olan Çiçek Pasajı, cephede kullanılan karyatitler(antik mimaride kadın heykeli biçiminde taşıyıcı nitelikte ya da gömme sütunlara verilen isim), en üst katın orta bölümünde yer alan aslan ve insan başları ile ilgi çekicidir. Süslemeler ve mimarideki hareketli düzenleme göz önüne alındığında bu bina 19. yüzyıl seçmeciliğinin tipik örneklerinden biridir.
Pasajın cephesinde bulunan saat 1876 yılında yapının kendisiyle birlikte tamamlanmıştır. Binanın İstiklal Caddesi’ne bakan girişinin en üst katının orta bölümünde yer alan saatteki rakamlar Roma rakamlarından ibaret olup saat çalışmamaktadır.

Hüseyinağa, 34435 İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder